davranışçı psikoloji akımına göre, insan başlangıçta şekillenmemiş bir kil iken, çevreden gelen uyaranlara göre şekillenirmiş. (bknz 2007 KPSS sorusu)
bugün kendimi bok gibi hissediyorsam, bunda üstüme binen onca uyaranın suçu var, benim değil demek ki, rahatlıyorum. evet, çok pis şekil alıyorum hayata karşı, iki yıl önceye kadar ''aa, ne ayıp'' insanı iken, bugün küfür dağarcığımla üç ciltlik bir sözlük bile yazabilirim. demek ki o şekilsiz kil, edepsiz bir kitleye dönüştü iki yılda.
vallahi uyaranların suçu, benim değil.
bunu pavlov ve itiyle de açıklayabilirim, ama canım istemiyor.
ve farketmişsindir ki, çok canım sıkılıyor. amaçsızlık ve isteksizlikten dibe vurdum vuracağım. bunu daha edebi açıklayıp boktan bir entellektüel gibi görünebilirdim; varoluş üzerine saçmalayıp nihilizmden dem vurabilirdim. ama böyle bile yeterince kötü duruyor.
bugün tatil, yarın okul. ertesi gün kurs, ertesi gün tatil, ertesi gün okul... kendimi kafesteki çemberde sonsuza dek koşarak bir yere varacağını sanan, ama o esnada sadece sahibini eğlendirerek hayatını devam ettirebilecek yiyecek kazanan hamster gibi hissediyorum. fare gibi de diyebilirdim, ama nedense hamster geçti içimden. bunu iyiye işaret olarak alıyorum.
güneş kıçımıza kaçtı kaçacak, öyle yakın. pikniğe gitti arkadaşlar, uyuyacağım bahanesiyle katılmadım. bir tatil günü bile kendisiyle başbaşa kalmaya tahammül edemeyip, hemen çoğullaşan insana kafam basmıyor. organize olamamak, üş kişiden fazlasıyla biraraya gelince şuursuz bir sevgi pıtırcığına dönüşüp, bu duygu selinden yorulmak da meziyetlerim arasında.
ama dantel öremiyorum. bugün annemin de telefonda belirttiği gibi, bu konudaki beceriksizliğim, hayatımın küçük bir örneği. Bütün beceriksizliğime rağmen, cehenneme uzananan türkan şoray kirpiği bir yol döşeyebilirim, aferin bana.
'bir havlu kenarı bile öremiyorsun, koca bulamazsın tabi, kalacaksın başımıza.' cümlesine karşı bir sürü kahkaha, algı bozukluğu, dumur, 'ama anne, pöfff' geliştirebilirdim. ama yapmadım. bunu da iyiye işaret olarak kaydettim bir kenara.
güneş kıçımıza kaçacak kadar girdi burnumuzun dibine. ve amaçsızlıktan kusmak üzereyim artık.
bana da bir beş yıllık kalkınma planı ey hayat, çok canım sıkılıyor.
24 Nisan, 2008 - 15:43
No comments:
Post a Comment